Liderlik / 08.08.2011
Nahit Serbes
Şirketler, bir araya gelerek insanların teker teker çalıştıklarında katiyen elde edemeyecekleri sonuçları, iş birliği yaparak gerçekleştirebildikleri yerlerdir.
Şirket, bir isim altında bir araya gelmiş, farklı yetkinlikleri olan insanların, kendi güçlü yönlerini işe katıp, ortak amaca ulaşmak için çalıştıkları yerlerdir. Bu nedenle şirketlerin temel amacı sonuç almaktır. Üretmek, verimli olmak şirketin kutsal konusudur.
Bir liderin birinci görevi de çalışanların tümünün kendilerini işe vererek, işbirliği içinde üretken ve verimli olmalarını sağlamaktır.
Liderin sorumluluğu, bu üretken ortamın devamlılığını, sürekliliğini temin etmektir. Ekonomik değer üreten işyerini yarınlara taşımaktır, mümkünse büyüterek, verimliliğini artırarak.
1-Bir lider sonuç almak istiyorsa öncelikle, işlerin ayrıntısına vakıf olmalıdır. Ancak bu şekilde hangi işin, kim tarafından, ne zaman, nasıl ve neden yapıldığını anlayabilir ve bir sorun çıktığı zaman çözüm üretebilir.
2- İşler ancak doğru süreçler halinde modellenirse, (neyin, hangi sırayla, nasıl, ne zaman yapılacağı belirlenirse) bir sonuç elde edilebilir; aksi takdirde uygulama kişilerin "iyi niyetine" teslim olur.
3- Liderin geliştirdiği bir stratejinin ya da aldığı bir kararın uygulamada nasıl çalışacağını ve engelleri öngörebilmesi gerekir. Süreçlerin ayrıntısını bilmek demek, uygulama adımlarını senkronize (eşzaman lama) edebilmek demektir. Stratejinin hayata geçmesi, doğru kişilere doğru sorumlulukları vermekle mümkün olur.
4- Bir lider eğer odasından çıkmadan kendisini işlerin dışında tutarsa, başkalarının “kuklası” haline gelir.
5- Etkili bir lider olabilmek için görünür olmanın gereği açıktır. Ancak bu, şirketin içinde dolaşmak anlamına gelmez. Zaten işlere hâkim olmayan bir liderin, ortalarda dolaşmasından daha itici bir şey olamaz. Mesele ortada dolaşmak değil işlerin nasıl yürüdüğünü bilip, doğru yerde ve zamanda çalışanlara yol gösterebilmektir.
6-Liderin koyduğu hedeflerin gerçekçi olması gerekir. On tane hedef koyan bir lider, yeniden durup düşünmelidir; çünkü bu lider hedef ve önceliğin ne demek olduğunu bilmiyor demektir. İşletmenin gerçeğini bilen bir lider ancak az sayıda hedef üzerinde yoğunlaşmanın mümkün olabileceğini iyi bilir.
7- Bir liderin sadeleştirmeyi bilmesi gerekir. Hedeflerini, düşünce ve değerlerini yalın bir şekilde iletebilmesi uygulamanın (icraatın) başarısı için hayatîdir. Uygulamaya hâkim olan liderler, konuları nasıl basitleştirebileceklerini de iyi bilirler. Liderin söylemi asla soyut olmamalıdır.
8- Bir kararın neden uygulanmadığının onlarca sebebi olabilir. Ancak bunların en başında insanlarla ilgili sebepler gelir. İster yetkinliğe ilişkin ister organizasyonel isterse motivasyonla ilgili sorunlar olsun, eğer insanlarla ilgili sebepler etkin bir şekilde çözülmezse uygulamada başarı sağlamak mümkün değildir.
9-Uygulamada başarılı olmanın önemli bir yapıtaşı da çalışanlara yetki ve sorumluluk vermektir. Ancak aynı oranda da bu kişileri sonuçlardan sorumlu tutmak ve performanslarını değerlendirmek gerekir
10-Çalışanları hedef, strateji ve kararların bir parçası yapmak gerekir. Onları sadece “söyleneni yapan” kişiler olarak görmek değil karar sürecine dâhil etmek gerekir.
11-Liderin yönettiği insanlara geri bildirimde bulunması gerekir. Bu bilgilendirmeler, liderin işin üzerinde olduğunun bir göstergesidir. Eğer lider uygulamadan uzaklaşırsa çalışanlar yaptıklarının önemsenmediğini düşünürler ve uygulamanın kalitesi düşer.
12-Eğer şirket içindeki iletişim, korku-suçlama yerine “değerler” üzerine kuruluysa her seviyede hem karar almak hem de uygulama yapmak konusunda herkesin ustalaşacağı bir ortam yaratmak mümkün olur. Çalışanların tümü, birlikte öğrenen, "ortak akıl" geliştiren bir seviyeye yükselebilir.
13-Şirket kültürünün ve psikolojik faktörlerin uygulamayı nasıl etkilediğini liderin fark ediyor olması gerekir. “Korku Kültürü” insanların inisiyatif almasına engel olabilir. Liderin görevi işin nabzını tutmak ve sistemin ihtiyacı olan enerjiyi ve heyecanı sağlamaktır. Ancak icraata (uygulamaya) yakın duran bir lider bu görevi hakkıyla yapabilir.
14- Çalışanları yetkilendirmek ve onlara girişimcilik ruhunu aşılamak uygulama kalitesini artırır. Böyle bir ortamda çalışanlar daha fazla zevk alırlar, daha çok sorumluluk üstlenirler ve gönüllü olarak hesap vermek isterler. Çalışanların yaptıkları işten anlam bulmalarının yolu budur.
Ben şahsen bunların doğruluğuna, geçerliliğine inanıyorum. Fakat gelin görün ki, hayatta karşıma öyle konular, öyle olaylar çıkıyor ki yukarıda anlattığım bilgiler yetersiz kalıyor.
Liderin sorumluluğu- bütün yukarıda anlatılanları yapmanın yanı sıra- zamanın kendisinden talep ettiği çözümleri üretmektir. Kendisinden önce yaratılmış ortak akıl bazı durumlarda çözüm üretmeye yetmeyebilir. Böyle durumlarda kendi aklıyla, cesaretiyle, öngörüsüyle çare üretmek liderin sorumluluğundadır.
Değişen zaman yeni sorunları beraberinde getirir. Özellikle kriz zamanlarında olduğu gibi, değişim hızlanır ve daha önce hiç kimsenin karşılaşmadığı durumlar ortaya çıkar. Bu durumlar karşısında henüz teori oluşmamıştır; ama hayat liderden çözüm ve performans bekler.
Liderlik bazen, daha önce kimsenin gitmediği yoldan gitmeyi gerektirir. Bugün ismini tarihe yazdırmış bütün başarılı liderler kendilerinden önce hiç kimsenin yapmadığını yapmış olan insanlardır.
Aslında her liderin yolculuğunda kendine özgü yollar mutlaka vardır. Her liderin önüne daha önce kimsenin karşılaşmamış olduğu zorluklar çıkar. Bunları kendisinden başka kimsenin çözüm bulması mümkün değildir. Böyle zamanlarda ne kitaplar işe yarar ne de başkalarının biriktirdiği deneyimler.
Liderler, sadece insanların değer yarattıkları yerleri yöneten kaptanlar değil aynı zamanda bu insanların değer yaratmalarına devam edebilecekleri yeni yollar bulan öncülerdir.
Bu Makale 4544 Kez Okundu.
Bu Haber İçin Kayıtlı Yorum Bulunamadı!